24 Tem 2009

Paylaştıkça Artan Sevgi!

Tam bir hijyen delisi iken hayatında yediği en güzel ve mutluluk veren şeyin şekilsiz köftelerin ve soğanın oluşturduğu ekmeğin ve ayranın olabileceğini hiç düşünmemişti, hemde soğuk taşın üzerinde önlerinden geçen yüzlerce kişiye rağmen ..

... hayır tadı da güzel sayılmaz hatta kötü bile denebilirdi ama hayatında en sevdiği kişi ile birlikteydi hemde ilgisini o zamana kadar fazla çekmemiş olan bir futbol maçındaydı .. erkeğinin gözlerinde ona bakarken sadece sevgi değil paylaşımın mutluluğunuda görünüyordu .. siyah ile beyaz nasıl önemli idi onun için şimdi daha iyi anlıyordu kendisini beyaz sanıyordu siyah olan o nun yanında .. çünkü erkek sanki bir çocuk gibi mutlu bi ifadeyle bakınıyordu kendini evinde gibi hissetiği İnönü Stadyumunun önünde ..

maç başlamıştı derbi maçtı heryer hınca hınc dolu ve gözlerde galibiyeti isteyen bakış vardı ve sesleri kısılana kadar bağırıyorlardı .. erkek kıza hadi sende bağır diye öpüyordu .. sonra gol oldu kıza öyle bir sarıldıki! kız o kadar güvende hissettiki kendini

.. ve Beşiktaş'ın golleri belki statta en cok onu sevindiriyordu ..

10 Tem 2009

Babama (Redaksiyon yapılmış hali ile bir kez daha)

Çocukluğuma dair ilk hatırladığım şey beni İnönü Stadyum'unda maça götürmesi ve beraberce yaptığımız tezahüratlardır; onun omzuna oturmuş deli gibi bağırışım ve düşmemeyim diye elimi hiç bırakmaması.. Bahsettiğim, bana hayatımda birçok ilki yaşatmış, şimdiler de bile benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiremediğimi düşündüğüm ama içimde anlamı çok daha başka ve çok daha büyük olan bir kişi. O benim babam.

Ben camiiye ilk babamla birlikte gittim. Uykulu gözlerle arkasından ilerleyişim sonunda içeri girmiş ve insanların arasına karışmıştık. Beni takip et demişti. Namaz boyunca oturuşu selam verişi dahil ne yapıyorsa aynı şekilde yapmaya çalışmıştım. :)

İlk rakımı da onunla içtim. Bir akşam eve geldiğimde açmış Export' (Yeni Rakı)u ufak ufak demleniyordu. Beni görünce, gel buraya keranacı dedi. Karşısına oturdum. Bir bardak rakı da bana doldurdu. Ben de büyüdüğümü, artık adam olduğumu ispatlamak için daha iyi bir sınav olamaz diye düşünüp o rakının geniz yakan kusma isteği uyandıran tadına mümkün olduğunca aldırmayarak büyük yudumlarla mezeler eşliğinde mideme indirdim. Sinemaya ve tiyatroya da ilk kez babamla gittim. Film bir Kemal Sunal filmiydi. Çok gülüyordum ancak diğer yandan da salonun karanlığı tedirgin ediyordu beni. İki sahnede bir yanımda olduğunu yeniden görmek için babama bakıyordum. Yanımdaydı, gülüyordu :) Tiyatroda ise durum biraz farklıydı. Nejat Uygur'un bir oyunuydu sanıyorum. Hatırladığım tek şey sahnede bir kazık olduğuydu. Bu sefer babamın yanımda olup olmadığına aldırmayacak kadar yorgun olmalıymışım ki gösteririn büyük bir bölümünü uyuyarak geçirmişim. Ve ilk tokatım. Bir kere ama sağlam vurmuştu. (Laf aramızda babam marangozdur. Eli kürek gibidir. Bu nedenle benim babam sizin babanızı döver! Öyle böyle değil yani. Tanıdığım en güçlü adamlardan biridir. Kırk kere maşallah!) Tokatı da bir veli toplantısının arkasından yemiştim.

Babam bizim için hoşlanmadığı, istemediği aslında tam tersini düşündüğü birçok şeye katlandı. Bu yüzden onunla gurur duyuyorum. Aslında yazımı "Babalar Günü"nde yazmayı planlamıştım ama daha öncesinde onunla beraber tatilde olduğumuz için bir türlü fırsat bulamadım.


(:Babam derin sularda balık avında kadrajdaki de motoru:)

Lapseki'de beraber denize girdik, balık tuttuk, sabahları erken uyanamadığım için(!) yürüşüye çıkamadık ama motoruyla gezdik.. Çok keyifliydi.

Hah! Babam için yazı yazacağımı tahmin etmezdim. Yaşlanıyor muyum ne?.. Ama şu bir gerçek ki o benim en büyük gurur ve güven kaynağım.

Babalarınızın ellerinden öper rahmetli olanların da topaklarının bol olmasını dilerim. Bu yazıyı yazmaktan çok mutlu olduğumu da ayrıca belirtmek isterim.

Hamiş: Mesaisinden zaman ayıran değerli arkadaşıma yazımı düzelttiği için teşekkür ederim..

Babama

Çocukluğuma dair hatırladığım en eski şey babamın omuzunda inönüde bir maç izlediğimdir .. çocukluğuma dair en eski hatıramın beraber olduğu adam bana bir çok ilkerimi de yaşattı hayatımda ve de o benim gözümde başka yerler de de oldu farketmesede ..

ben ilk camiye babamın elinde bayram sabahı uykulu gözlerle götürmesiyle ve beni takip et demesiyle namaz boyunca oturuşu dahil olmak üzere şaka gibi ne yaptıysa onu yaptığımı hatırlarım ilk namazımda :)

ha ben ilk rakıyı da babamla içtim .. bir akşam sokaktan eve döndüğümde babam açmış export (Yeni Rakı) rakısını içiyordu gel buraya keranacı dedi ve karşısına oturttu bi bardak rakı koydu bende sırf büüyüdüm adam oldum sanrısıyla o rakıyı kusmayarak sesimi çıkarmayarak gene babamın verdiği mezeler doğrultusunda içtim :)

ha ilk sinema ve tiyatroya da babamla gittim sinema filmi bir Kemal Sunal filmiydi çok güldüğümü ama karanlıkta devamlı babam yanımdamı diye baktığımı hatırlıyorum :) ilk tiyatrom da Nejat Uygur du gerçi onu hatırlamıyorum çünkü çok fena uyumuşum :)ama orta da bi kazık vardı onu hatırlıyorum :)

haa ilk tokadımı da babamdan yedim :) gerçi bir kere vurdu ama sağlam vurdu be laf aramızda babam emekli marangozdur .. yani bana vurmuş olduğu zaman aktif marangoz du ve eli kürek gibiydi .. benim babam o yüzden sizin babanızı döver yani :) öyle böyle değil tanıdığım en güçlü adamlardan biridir .. maşallah

ya benim babam kendi sevmesede sırf oğulları için birçok şeye katlandı bunun için onunla gurur duyuyorum .. bu yazımı aslında babalar gününde yazmayı planlamıştım ama daha öncesinde tatile yanına gittiğimden dolayı yazamadım ...


(:Babam derin sularda balık avında kadrajdaki de motoru:)

orda onlada bissürü vakit gecirdik denize girdik balık tuttuk sabahları erken kalkamadığım için yürüyüşe çıkamadım ama motoruyla gezdik :)

valla babam için bi yazı yazcağımı tahmin etmezdim yaşlanıyormuyum ne :) ama babalarımız varlıklarıyla güven verip duruşunuzun dik olmasını sağlıyor manevi olarak farkında olmadan .. babalarınızın ellerinden öper rahmetli olanlarada başsalığı dilerim ..

kendimce bu yazıyı yazmaktan çok mutlu olduğumu da eklemek istedim ..